AĞAÇLAR
GAZELİ
Adil’in ağaçlarına
İnadına aşk,
inadına özgürlük, inadına yaprak...
Ağacın
utandığı çığlığı şiir fısıldar
Ne batıda ne
doğuda tek yaprağını görmedim
kırgınım
felsefeye, yer vermemiş ağaca bir bilge olarak
Şiirle ağacın
kökleri aynı: ya sabır ya aşk!
İnsanın hızla
terkettiği anıların gölgesi olmak
Yavaş git,
ruhum yetişemiyor sana, dedim, içimden
kopan
yolcuya, dursaydı, ağaçların gözyaşını dinletecektim
Ruhun
sendeyse hâlâ bir ağaca emanet et onu
dünyaya
yalnızca hayvanların ve ağaçların itirazı var
Ey ağaçlarla
konuşmadan insanlarla konuşmaya çalışanlar
Adil’in
ağaçlarını dinleyin, susmakmış o kayıp dil
Zeytini
dinledim beklemeyi öğrendim, akasyadan gitmeyi,
vuslatı ceviz
ağacından, limonun dediği ayrılığı ve aşkı nardan
Ağaçlar
komşumuzun evidir, ruhumuz gülümsüyor avlusundan
HAYDAR ERGÜLEN
***
Daha
yazacaklarım vardı: Karaağaçlar, mimozalar, iğdeler, akasyalar, incirler,
atkestaneleri... Belki bunlardan başkaları da birdenbire bir dalını
eğiverecek, eski bir evin bahçe kapısını açıp bekleyecekti... Durdum. Hem
anımsamaktan ve acıdan, hem de onca uğraşmama karşın anımsayamamaktan
yoruldum. Tam bir hışırtı duyar gibiyim, başka bir rüzgâr esiveriyor. Bir
de insanın kalbi buncasını taşıyamıyor. Diğer ağaçları da yazmamak, daha
fazla acı çekmemek içindi.
***
Toroslu
Kitaplığı, Adil İzci’nin Ağaçlar Kitabı ile ‘Deneme’ türünde de ürünler
yayımlamaya başladı. Bu türdeki yeni yapıtlarla, okurların kültür
dünyalarına yeni tatlar katmaya çalışacağız...
‘Gittikçe emin
oluyorum ki dünya manzaralarının tatlarını ruhumuza işleyen seneler daha
çocukluktan yeni çıkmaya başladığımız ve ilk gençliğe girdiğimiz zamanlar
oluyor. Sonra bütün hislerimiz bize ilk gelen bu ışık etrafına tutunarak
aydınlanıyor ve yaşıyor ve biz artık hep onların uğultularını duyuyor ve
hep onları sayıklıyoruz.
Çocukluğunuzun,
ilk mes’ut hislerinizin ve ilk hülyalı sevgilerinizin geçmiş olduğu
yerleri siz de bir an hatırlayınız. Ruhunuzda başka bir hal, eski bir
hayal duyacak, çoktan susmuş olduğunu sandığınız bir musikinin mazi
içinden size geldiğini, sönmüş zannettiğiniz nice ruhların içinizde için
için yaşadıklarını duyacaksınız. Ve birdenbire kendinizi size anlatmak
istediğim bu ifade olunmaz hissin ve şiirin içinde bulacaksınız!’
Abdülhak Şinasi Hisar
-
Büyükada’daki Köşk’ten