Bu kitapta, önce
denizciliğin öneminden bahsediliyor. Sonra tekne seçimi, teknenin
ayrıntıları, yanaşma manevraları, yelken teknesinin idaresi ve çeşitli
ayrıntılar ele alınmakta... Ayrıca harita, pusula gibi temel seyir
yardımcıları ele alınmış olup oldukça kapsamlı doğa olaylarından hava
tahmini yapılması gibi konulara yer verilmiştir. (...)
İçindekiler
Denizcilik ve Deniz Sporlarının Önemi (Yazar)
Giriş (Yazar)
Deniz Tekneleri Hakkında Basit Bilgiler
Tekne Seçimi
Arma (Donanım)
Taşınacak Yelkenin Ölçülmesi
Hazırlanmak
Ana yelkeni Hisa Etmek
Baş Yelkeni Hisa Etmek
Ana Yelkeni Camadana Vurmak
Floku Camadana Vurmak
Iskotaları Volta Etmek
Kalkmadan Önce
Hareket
Orsa Seyir
Müteharrik (Hareketli) veya
Salma Omurga
Kotranın Orsaya Kaçma
Miktarını Düzeltmek
Dümencinin Yeri
Yekenin İdaresi
Orsa Seyirde Dümen İdaresi
Borda Rüzgarları ve
Sağanakları
Sert Havalar
Kalın Denizler ve Çatlaklar
Orsa ve Boca Tıramola
Orsadan Dönmek
Bocadan Dönmek
Laşka Seyir
Pupa Seyir
Orsa Alabanda Yatmak veya
Eğlenmek
Demir Yerinde Gitmek ve
Şamandırayı Almak
Bazı Önemli Öğütler
Men-i Müsaademe (Çatışmayı
Önleme) Nizamnamesi
Denizde Boğulmak Üzere Olan Bir Kimsenin Yardımına Yüzerek Gitmek
Harita Nedir?
Pusula Nedir?
Pusula ve Harita Yardımı İle
Seyir
Fenerler Nedir?
Demirleme Hakkında Birkaç
Satır
Gemici Meteorolojisi
Barometre
Termometre
Gökyüzü Manzarasından Sonuç
Çıkarma
Rüzgarlar
Bora ve Fırtına
Hortum ve Kasırga
Güneş
Ay
Ay’a Yönelen Etki
Hale
İklil
Yalancı Güneş
Yalancı Ay
Gök Cisimleri
Yıldız Kaymaları
Sis ve Pus
Serap Kırılma/Şimşek ve
Yıldırım
Gökkuşağı/Deniz Kuşları
Mevsimler
Yılların Sayıları Üzerinden
Sonuca Varma
Fırtına İşaretleri
Çeşitli Yorumlar
Yelken ve Kotra Resimleri
Kaynaklar
Öncelikle kitabın özgün baskısının 1922
ve Osmanlıca’sının basıldığı 1927, yani 1920’li yıllar, yelkenin dünyada
hala daha hem balıkçılık hem de taşımacılıkta içdenizlerde ve
açıkdenizlerde hala daha sınırlı da olsa kullanıldığı yıllar olduğunu
akılda tutmamız gerekir. Hala daha Nova Scotia’ya giden balıkçı
teknelerinin bir kısmı 2 direkli ahşap
gulet ve brik armalı yelkenlilerdi. Kutup keşifleri için kullanılan
bazı tekneler yine yelkenliydi. Ama artık yelken hızla güvenilirliği ve
hızı artan makineye karşı yenilmekteydi.
İngiltere ve Amerika başta olmak üzere
Kuzey Avrupa Ülkeleri Fransa gibi ülkelerde hem sportif anlamda hem de
ticari anlamda yelken önemliydi. Sadece donanmalarda yelkenli okul
gemileri hariç kesinlikle yelken kullanımı kalkmıştı.
Kitapçığımızda söz konusu yelken
biçimi, yatlarda ve orta boy balıkçı teknelerinde ana yelken “randa arma”,
direk önü donanım ise kotra arma olarak adlandırılmaktadır. Söz konusu
yıllarda ise bu donanım çok sık rastlanmaktaydı. Randa yani direğin
gerisine basılan altta ve üstte bumbası olan üst yakası daha kısa ve açılı
dört köşe yelken, kotra ise konuyla dışarıdan şöyle bir ilgilenen için
aslında tekne değil, randa gibi o da bir arma tipidir: yani yatlarda ve
orta boy teknelerde direk önündeki yelkenin ikiye bölünerek daha
kolay kullanım geliştirilmiş bir
armadır. Kitabımızda yirmili yıllarda
yazıldığı için doğal olarak randa kotra
armayı esas alarak yelkenciliği anlatmaktadır.
Ama yelkencilikte 1000 yıldır aşağı yukarı
aynı teknikle rüzgardan yararlanma
biçimi hemen hemen hiç değişmemiştir. Bu yüzden kitabın içeriği
günümüzde de neredeyse aynıdır. Tabii 1930’lardan
sonra günümüz armalarına doğru bir değişim söz konusudur. Özellikle
de II. Dünya Savaşında sonra şimdiki armalar tamamen kullanılır olmuştur.
Çünkü orsaya daha çok girmek söz konumsudur.
Yine aynı
20’li yıllarda Krallarının bile yelkenci ve yarışçı olduğu
İngiltere başta olmak üzere Amerika ve Avrupa ülkelerinin yatçılık geçmişi
100 yıla yaklaşıyordu. Biz o yıllarda varolma mücadeleleri verirken onlar
hem kendi kendileriyle hem de birbirleriyle kıyasıya bir rekabetle
yarışıyorlardı. Ülkemiz kıyılarında ise gerek balıkçılık gerekse küçük
taşımacılık çoğunlukla yelkenle yapılmaktaydı. Kullanılan arma ise
randadan biraz daha farklı Akdeniz tipi olarak kabul edilen latin yelken
donanımının bir türüydü. Herşeyden önce rüzgar demek sıfır yakıt parası
demekti. Osmanlı donanması 19.yüzyılın son çeyreğine kadar 3 ambarlı tabir
edilen kalyonlar yapmaktaydılar. Sonraları makine takviyeli olan bu
yelkenliler de ömrünü tamamladı ve makineye geçildi.
Ülkemizde gezi spor anlamında yatçılık
yada o zamanki deyişiyle kotracılık için “…1890’larda Bahriyede eğitim
amaçlı kullanılan “NÜVİD-İ FÜTUH” “BELKIS” “YUNUS” “MARTI”
adlı yatlardan söz ediliyor.
Bunlardan NÜVİD-İ FUTUH kaba sorta arma iki direkli birikti son üç yat ise
randa armalı kotralar olması gerekir diye düşünüyorum. Şimdiye kadar bir
belgeye ulaşamadım.
Cem Atabeyoğlu’nun “Türk Yelken Sporu
Tarihi” adlı küçük kitapçığında ise
“…ilk olarak 1890’larda İstanbul’da yerleşmiş İngiliz tüccarların
ve bunlara özenen varlıklı gayrimüslimlerin ve bunların müslüman Türk
arkadaşlarının arasında gelişmiştir. Bunun sonucu olarak Büyükada’da
“Prinkipo Yat Klübü” Bakırköy’de “Makriköy Yat Klübü” ve Moda’da “Moda Yat
Klübü” kurulmuştur. Bu kulüpler kendi aralarında yarışmışlar. Yine aynı
kitapçıktan öğrendiğimize göre 1898’de Prinkipo Yat Kulübü tarafından
düzenlenen iki haftalık seri yarışlarda Faik Bey’in “AFACAN” teknesi
birinci gelmiştir. Bu teknede randa arma donanımına sahip olması gerekir.
1913 yılında Donanma Cemiyeti “Büyük
Deniz Yarışları düzenlemiştir. Ardından I. Dünya savaşında İngilizlerin
teknelerine el konulmuş. Galatasaray Fenerbahçe ve Anadolu Kulübüne
dağıtılmıştır….”
Daha sonra Yeni bir Ulus yaratan
Türkiye Cumhuriyeti 1927 yılında bu kitabı çevirip basmıştır.
“….Yelkencilik konusunda asıl hamle
1932’de Celal Bayar ve Atatürk’ün direktifleriyle Fenerbahçe’de İstanbul
Yelken Kulübünün kurulması direktifleriyle başlamışsa da yelken sporu
1950’nin başlarına kadar uzun bir emekleme dönemi geçirecektir…”
Sonra ki
yıllar 1 Temmuz Denizcilik Bayramlarında ve yazın yelken yarışları
yapılmıştır.
1920’li yıllarda Dünyayı
dolaşmış yelkenciler bir elin parmakları
kadar olduğunu düşünecek olursak bu kitabın önemi biraz daha artıyor
sanırım.
Kitap adı yazmayan Türk çevirmenin önsözünde denizciliğin
sporculuğun öneminden o zamanki strateji ve çağı yakalama hevesiyle
dopdolu olarak bahsetmekte…Sonra İskoç yazarın önsözü olduğu gibi
çevrilmiş. Denizcilik terimlerinin öğrenilmesi gereği ile başlıyor. Daha
sonra bir kitap her ne kadar bilgi verse de uygulamanın gerçek
öğreticiğini savunmakta. Burada eski Türkçeyi elimizden geldiği kadar
anlaşılır kılmaya çalıştık. Ama yine de eskinin
tadını tamamen kaybetmemeye çalıştık.
Özellikle yazarın çevirisinde bulunan eski İstanbul ağzını
içeren konuşma bölümünü o haliyle korumaya özen gösterdik.
İçeriğe
gelince orijinal kitapla tamamen aynı. Ama bazı çizimler bizim kitaba
alınmamış olduğunu daha sonra asıl kitap gelince gördüm. Bunların
bazılarını teknik olarak gerekli olduğuna inandığım için ekledim.
Osmanlıca-Türkçe çevirisinde denizcilik terimlerinin neredeyse tamamı aynı
olmasına rağmen diğer kelimeler nedeniyle yeniden günümüz Türkçesiyle
Nurcan Hanım gözden geçirdi. Ama denizcilik terimlerine hiç el sürmedik.
Yine orijinal kitap gelince çevirisine
eklenen bölümlerin hangileri olduğunu daha net olarak gördük. Denizde
çatışmayı önleme kurallarından sonrası kitaba burada eklenmiş.
Bunlar seyire yardımcı araçlar, meteorolojik olaylar ve meteorolojik
tahminler. Meteorolojik tahminler bölümlerinin bir kısmı ise denizcilikten
öte, insanı adeta o zaman ki eski İstanbul bahçeli evlerinde yaşayan
insanlara ulaştırıveriyor.
Meraklısına zaten çok fazla söylenecek bir şey olmasa
gerek. Ama merak edene içeriğinin çoğunun hala güncelliğini koruduğuna
inandığımı rahatlıkla söyleyebilirim. -
Sait Keresteci
DENİZCİLİK
VE
DENİZ SPORLARININ ÖNEMİ
Bir ulusun
hayat mücadelesinde yerini koruyabilmesi, coğrafi yöresinin bütün
yeteneklerinden ve ulus bireyleri ile kitlelerinin bütün yetenek ve
kudretlerinden azami surette yararlanabilmesine bağlıdır. Memleketin
coğrafi yöresi, denizlerle ilgili olur; özellikle güzel Türkiyemiz’in
sahilleri gibi en güzel ve uygun bölgeler, limanlar oluşturacak iç sularla
yıkanırsa “denizcilik” hayatı, memleket faaliyetinde ve memleketin
yükselmesinde çok kuvvetli bir etken oluşturur. Türkiye haritasını önümüze
serip gerek sporcu ve sanatçılar ve gerek tacir ve deniz taciri gözü ile
sahillerimizi, koylarımızı, körfezlerimizi, Marmara Havzamızı ve bütün
bunların kapsadığı doğal güzellikleri, servetleri ve faaliyet zeminlerini
takdir edecek olursak derin bir heyecana kapılmamak elde
değildir ve biliyoruz ki; bu sahillerimizde, körfezlerde ve bölgede
Türkiye’nin gençliği için bitmez tükenmez çalışma, kazanç ve heyecan
hazineleri vardır. Bütün buraları Türk gençliğinin faaliyet sahneleridir.
Tarih sayfalarına baktığımız zaman hiçbir milletin birden bire gemici
oluvermediklerini, her birinin bir başlangıç ve eğitim devresi
geçirerek nihayet ülkelerinin coğrafi elverişliliği sayesinde denizciliğin
sonsuz yararlardan pay sahibi olduklarını görürüz.
Bir milleti
denizciliğe ve onun amacı olan deniz ticaretine teşvik için tutulacak
yollardan birincisi ve en önemlisi, o millet gençlerini denizle gerçekten
ilgilendirmek ve denize karşı herkeste var olması doğal çekinmeyi
kaldırarak bu faydalı ve zengin unsurdan zevk almağa alıştırmak olduğu
aşikârdır.
Avrupa
denizci devletlerinin gençlik deniz teşkilatına, deniz sporları klüplerine
verdikleri önem sırf bu nedene dayanır.
Deniz
sporları, bir ulus gençliğinin en seçkin, en cesaret verici uğraşıdır;
kişiliği, girişkenliği ortaya çıkaracak ve çoğaltacak bir çevre içinde
yetiştirdiği gibi o ulusun ticaret ve savaş filolarını kullanacak en
yetenekli ve değerli bireylerini de ortaya çıkarır.
Bundan dolayı bugün deniz sporları
içinde önemli bir yer tutan ve uygulamalı denizcilik hayat kavgası okulu
olan yelkencilik hakkında İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası tarafından
yapılacak yardım- her ne şekilde olursa olsun- hem memleketin genel
hayatı, hem de deniz ticaretinin geleceği için teşekküre değer bir hizmet
sayılmıştır.
İşte bu düşünce, odanın Deniz Ticareti
Şubesi tarafından yelkenciliğe başlangıç ve küçük deniz taşıtlarını
kullanmak için Avrupa’da yazılan gençliğe mahsus kitaplardan birini
genişleterek çok kısa fakat çok yararlı bir eser hazırlanmasına sebep
olmuştur.
Denizciliğe
karşı gençlerimizde son yıllarda görülen büyük arzu ve isteğe rağmen
aslında Türkçe’de böyle bir eser yazılmamış ve bulunan bir veya iki eser
de sırf uzmanların yararlanacağı şekilde yazılmış olduğundan böyle sade
dil ile yazılmış bir kılavuza her halde ihtiyaç vardı. Bu eseri meydana
getirmek üzere temel kabul edilen İngilizce kitapçığın yazarı
tarafından yazılmış olan giriş olduğu gibi çevrilmiş ve bırakılmıştır.
Bunun nedeni de yazarın o girişte kitabı ne için yazmış olduğunu pek sade
ama ayrıntılı şekilde açıklamasıdır ve bu girişin yerinde bırakılması ile
burada fazla söz söylemeye gerek kalmıyor.
Sayfa: 134
Boyut: 14x 23 cm2
ISBN: 975-92525-7-0
Kağıt: 80 gr. Lüks Kitap Kağıdı
Cilt: Amerikan Cilt
Kitabın Önerilen Satış Fiyatı
9 YTL'dir.
|